Okul Fobisi Yaratmadan Anaokuluna Başlamak

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezinden Uzman Psikolog Aynur Sayım ile anaokulu süreciyle ilgili görüştük. Çocuğumuzun ilk kez yaşayacağı bu okul dönemiyle ilgili bilmemiz gereken çok şey var…

 

 Okul Fobisi Yaratmadan Anaokuluna Başlamak-8984

 

Sayın Aynur Sayım; anaokulunun çocuk gelişimi üzerindeki etkileri nelerdir?

Anaokulu, çocuğun ilk kurallı sosyal ortamıdır. Gelişimin fiziksel, duygusal, sosyal boyutları açısından anaokulu çok önemli bir yerde. İlk dönemlerde bakım veren kişi ile sağlıklı bağlaması açısından ev ortamında ebeveyni ile daha fazla zaman geçiren çocuğun; 2,5-3 yaşlarından itibaren daha yoğun bir sosyal ortama girmesi gerekir. Yaşıtlarıyla birlikte geçirdiği zaman, onun sosyal gelişimi açışından çok değerli. Anaokulunda; kurallara uyum, paylaşmayı, beklemeyi, dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmeye başlayan çocuk sosyalleşiyor. Aynı zamanda dil gelişimi, model alma, örnekleme yapma, duygusal gelişim açısından da kazanımları oluyor.

Hepsinden önemlisi bireyselleşme sürecinde önemli bir adım atmış oluyor. Ailesi yanında olmadan, bir birey olarak sosyal ortamda var olma adımını atıyor.

Anaokuluna yeni başlayan çocuklarda en sık rastladığımız sorun, Ayrılma Kaygısı Bozukluğu.

Bu, biraz önce bahsettiğimiz;  çocuğun bireyselleşme sürecindeki sorundan kaynaklanıyor. Kaygılı, korumacı ebeveynlerin çocuklarında görülüyor bu durum. Özellikle 2-3 yaş arası dönemde çocuğun kendi başına yaptığı denemeleri engelleyen, kaygı ile yaklaşan ebeveynler, çocukta bu sürecin sağlıklı geçirilmesini engellemiş oluyorlar. Aileden ayrılan çocuk kendi başına bir şey yapamayacağı düşüncesine kapılıyor ve yalnız hissediyor, korkuyor, ağlıyor, bağırıyor. Yani anaokulunun en önemli katkısı bireyselleşme sürecine olan katkısı…

 

Anaokulu yaşı en az kaç olmalı? İdeali nedir?

2,5-3 yaşından itibaren çocuk anaokuluna başlamalı. Başlangıçta yarım gün programları tercih edilebilir. Her gün yarım gün olmak koşuluyla. Bir de haftada 3 gün programları uygulanıyor fakat bunu önermiyoruz. Amaç aynı zamanda çocuğun düzenli şekilde disipline olması.

Gitmediği gün kaçırdığı etkinlik, oyun vs. çocuğun arkadaş ilişkilerini olumsuz etkiliyor.

 

Çocuğu anaokuluna hazırlama süreci nasıl olmalıdır? Anaokulunu alışma sürecinde anne ve babaya düşen görevler nelerdir?

Aslında bu süreç çocuğun okula başlayana kadar olan süreciyle ilgili. Çocuğu hayata hazırlayan bir süreç. Kendine güvenmesi için çocuğa cesaret veren aile tutumları gerekli. Çocuk bu durumda zaten okula hazır oluyor. Öz bakım becerilerinin desteklenmesi, kendi yemesi, giyinmesi, sorumluluk verilmesi sağlanmalı. Ailenin sosyalliği burada önemli bir konu. Diğer kişilerle sık görüşülmesi, çocuğun yaşıtlarıyla oynamasının sağlanması gerekiyor. Okul olgunluğu kavramına değinirsek;

Okul olgunluğu; çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimi açısından belirli bir düzeye gelmesi, okulda kendisinden beklenilenleri başarılı bir şekilde yerine getirmeye hazır olmasıdır. Okula karşı geliştirilen ilk yıllardaki olumsuz algı kişinin tüm akademik yaşantısına etki eder. Ebeveynler, çocuklarının tüm gelişim alanlarında yaşıtlarına paralel gelişim sergilediğinden emin olmalıdır.

Peki, çocuğumuzun okul olgunluğuna ulaşıp ulaşmadığını Nasıl Anlarız?

Okul Olgunluğuna Ulaşan Çocuklar;

  • Bedenini rahat kullanabilmeli
  • Bedensel koordinasyonunu sağlayabilmeli
  • Kalemi tutup yazabilecek ince kas gelişimine sahip olmalı
  • Dil gelişiminde, yeterli kelime hazinesine sahip olmalı
  • Sosyal ve duygusal gelişim bağlamında yeterli özgüvene sahip olmalı
  • Anne babasıyla güvenli ilişki kurmuş olmalı
  • Güvenli ayrılığı başarabiliyor olmalı
  • Sorumluluk alabilmeli
  • Yaşıtlarıyla rahat sosyal ilişkiler kurabilmeli ve ilişkileri sağlıklı sürdürebilmeli
  • Sosyal problemleri çözebilme yetisine sahip olmalı
  • Grup etkinliklerinde sakin bir şekilde oturabilmeli
  • Yönergeleri dinleyip uygulayabilmeli
  • Temizlik, beslenme, giyinme ve dinlenme gibi alanlarda kendi gereksinimlerini karşılayabilmelidir.

 

Anaokulu tüm bu becerilerin kazanılması ve düzenlenmesi açısından hazırlık sürecidir diyebiliriz.

Çocuğun okul fobisi olursa neler yapılmalıdır? Korkusunu yenmesine yardımcı olacak öneriler? Anne ve babalara ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Çocuğun okula gitmeye karşı korku duyması, okul zamanına doğru yoğun kaygı ve panik belirtileri göstermesi şeklinde çocuğun yaşadığı durumdur. Okul saati yaklaştıkça çocukta, karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı gibi somatik şikayetleri olur, ağlama-bağırma-hırçınlık-öfke nöbetleri, hatta kaygı arttıkça kusma-agresivite görülebilir. Okul saati geçtikten sonra, bu belirtiler kaybolur.

 

Okul fobisi nasıl fark edilir?

  1. Anaokulu ve ilkokula yeni başlayan çocuklarda daha çok ayrılma anksiyetesi şeklindedir. Çocuk, anne-baba ya da bakım veren kişiden ayrılmak istemez. Özellikle ailesi tarafından bağımlı yetiştirilen çocuklarda görülür. Aşırı koruyucu ebeveynler, çocuğun bireyselleşmesini engeller. Çocuğun sosyal ortamlarda kendine güveni azdır. Yalnız kalınca nasıl davranacağını bilemez, korkar.
  2. Okuldaki bir duruma gösterdiği tepki şeklinde olabilir. Öğretmenin tavrı, arkadaşlarının alay etmesi gibi…
  3. Psikiyatrik bozukluklarda (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu/ Özel Öğrenme Güçlüğü/ Zeka Engeli/ Davranım Bozukluğu/ Depresyon-sosyal fobi vb…) çocuk belli alanlarda yetersizlik yaşıyorsa, zor öğreniyorsa, kendine güveni azsa, uyum sorunları yaşar. Aile içi iletişim sorunları, boşanma, kardeşin evde kalması, kardeş kıskançlığı, ailede ölüm, kaza, hastalık gibi nedenler de okul reddine sebep olabilir.

Bu duruma, ailenin baskısı da eklenirse, çocuk zorlanır, yargılanırsa, anksiyetesi artar, panik içine girer ve okul reddi, okul fobisine dönüşebilir. Sebep olarak öğretmenden korktuğunu, arkadaşlarıyla anlaşamadığını söyleyebilir.

 

Okul fobisi yaşayan çocuğu nasıl anlarız?

Okul fobisi yaşayan çocuklarda, iştahsızlık, uyku düzensizliği, huzursuzluk, alınganlık, sinirlilik, utangaçlık, içe kapanım, okul etkinliklerine ilgisizlik görülebilir. Okula gitmediği sürece, okula başlama güçleşir. Ailenin “Bir süre bekleyelim, geçer belki” yaklaşımı yanlıştır. Sorun daha da büyür.

 

Peki ne yapmalı?

  • Korkutma, tehdit, şiddet, yargılama kullanılmamalıdır.
  • Çocuk, onu rahatsız eden bir duruma karşı duygusal bir tepki vermektedir. Bunu fark edip, onu anlamaya çalışmak en doğru yaklaşımdır. Çocukla empati kurmak, onu anlamaya çalışmak gerekir.
  • Okul reddine hangi durum ve duygunun neden olduğunu bulup, bu sorunun çözülmesi için çalışılmalıdır.
  • Bunun için aile, bir psikiyatri merkezinden yardım almalıdır. Psikiyatrik yaklaşım ve psikoterapi birlikte götürülmelidir.
  • Ailenin, çocuğun okula devamıyla ilgili kararlı olması gereklidir. Fakat çocuğa, bu sorunun tüm aileyi ilgilendirdiği, sadece çocuğun sorunu olmadığı hissettirilmelidir.
  • Öğretmen ve ailenin sıkı işbirliği içinde olması gereklidir. Öğretmenin güven verici ve zorlayıcı olmayan tarzı önemlidir