Renk Danışmanı Oya Komar ile Renkler Üzerine
Renk Danışmanı Oya Komar ile renkler üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Bireysel renk danışmanlığından renk seçimlerimize, çocuk odalarındaki renklerden giyim zevki oluşturabilmeye pek çok konuda merak ettiklerimizi sorduk.
Oya Hanım merhaba;
Merhaba. Renk bilgimi ve gözlemlerimi paylaşmak için sunduğunuz fırsata şimdiden teşekkür ederim. Çocuklar ve renk seçimleri söz konusu olduğunda ayrıca çok heyecanlanıyorum.
- Renk danışmanlığı nedir diye başlayalım o zaman, pek aşina değiliz…
Renk danışmanlığı renk uyumu gerektiren seçimlerde deneme-yanılmaya gerek bırakmaksızın çözüm sunan bir hizmettir. Bireysel giyimden, kurumsal kimliğe, mimariden, üretime farklı alanlara destek olan ve farklı eğitimler gerektiren uzmanlık alt dalları vardır.
- Bireysel renk danışmanlığı dediğimizde ne anlamalıyız?
Stil danışmanlığının olmazsa olmaz ilk basamağıdır.
Renk analizi, kişinin kendisine özel oranlarda bir araya gelmiş olan pigment dağılımını, farklı renklerdeki kumaşların ciltten yansımalarını izleyerek tespit eden bir yöntemdir.
Renk danışmanı analiz sonrası kişiyi 4 renk grubundan birine dahil eder. Her renk grubunda kırmızıdan, yeşile, kahveden, laciverte tüm renkler vardır ancak tonlar farklılık gösterir ve palet dahilindeki tüm tonların birbiri ile uyumu garantilidir. Renk danışmanlığı danışanın doğal göz-saç-ten renk birlikteliği paralelinde, bu paleti değerlendirir ve öneriler getirir.
Çocuklar için Renk Danışmanlığı Hizmeti
- Çocuklar için de renk danışmanlığı hizmeti almak mümkün mü?
Çocuklara renk analizi yapmak teknik olarak elbette mümkün.
Çocukluktan gençliğe geçişte özellikle saç rengindeki değişimlerin çocuklukta yapılan renk analizini geçersiz kılabileceği düşünülse de, herkesin hayat boyu aynı renk grubunda kaldığını bilmek ve hem bu dönemde, hem yaşlılıkta sadece kontrast oranlarında değişikliklerle ince ayarın yapılabileceğini belirtmekte fayda görüyorum.
Buna mukabil, henüz başkalarının beğenilerinden etkilenmemiş olan çocuklara, seçimlerini sezgisel olarak çok doğru yaptıklarından, ortada giderilmesi gereken bir hata olmadığından, seans detayları bir teyit olmaktan öteye gidemeyeceğinden, danışmanlık değilse de mini bir analizin yeteceğini düşünüyorum.
- Çocuklar ve ebeveynlerin renk seçimleri benzeşiyor mu?
Bu konudaki genetik aktarımın büyükanne ve büyükbabalardan geçtiğini rahatlıkla tespit edebildim ve istatistiğe dökersek yaklaşık %95 oranda ebeveynler-çocuklar farklı renk gruplarına dahil.
Kendisi için renk danışmanlığından faydalanmış bir ebeveynin, çocuğunun sezgisel seçimlerini rahatlıkla tanımlayabilmesi, farklılıklarını gözlemlemesi büyük kazanç.
- Kişisel renk danışmanlığı neye çözüm oluyor, kazanımları nedir?
Öncelikle kişinin seanstan beklentisini dinlemek veya tespit etmek gerekiyor. Seansın çözüm olduğu konular genelde;
– Gardırop koordinasyonunda zorlanmak,
– Giysi ve aksesuarları eşleştirememek,
– Üzerine yatırım yapılmış makyaj malzemesi veya giyimi kullanamadığını fark etmek
– Alışverişte ve gardırop karşısında uzun vakit harcamak
– Giyim bütçesini efektif kullanamamak
– Kariyer hedeflerine uygun renk seçimlerini bilmemek
– Minimalist bir hayat tarzına geçmeyi planlamak
– Çevreden aldığı eleştirilere kulak verip, uzman tavsiyesine başvurmak
– Yeni bir yaşam şekline geçiyor olmak (iş hayatına başlamak veya geri dönmek, sporu hayata dahil etmek)
– Özel bir gün için kusursuzluğu yakalamak
– Büyük kilo değişiklikleri sonrası sıfırdan bir gardırop oluşturmak
Renk Danışmalığı Süreçleri
- Süreç nasıl işliyor?
Tespit gerçekleştikten sonra seansın verimini artırmak üzere tonları nasıl ayrıştırdığımıza dair kısa bir bilgi verir ve ayna karşısına geçeriz.
Farklı tonlu kumaşların ciltten yansımalarını kıyaslamaya başlar, cilt rengini değiştiren, sarartan, karartan tonları eler ve cilt rengini değiştirmeyen, en ışıltılı görünümü garantileyen renk ailesini öneririz.
Renk danışmanlığı, bu renk grubundaki tonların nasıl kombine edileceğini, kişiyi bütünleyecek kontrast oranlarını ve desenleri pratik bir formüle dökerek çerçeveler.
Renk grubunu temsil eden renk kartelası üzerinde, kendi parmakizi diyebileceğimiz, mizacını da yansıtan gardırobunun demirbaşı olabilecek renkleri ve iletişimini kuvvetlendirebileceği renkleri işaretler ve yaklaşık 2 saatlik seans bitiminde, danışanımıza bir ömür boyu rehber olacak renk kartelasını teslim ederiz.
- Kişilik yapımızın seçtiğimiz renkler üzerinde etkisi var mı?
Bir etki olduğu muhakkak. Mizacımız doğrultusunda mı renk seçiyoruz, yoksa doğanın bedenimize verdiği renklerin izin verdiği oranda günışığı filtresiyle farklı hormonel yapıların sonucu mu mizacımız oluşuyor onu bilmiyorum işte.
Ülkelerin Kendine Özel Renk Seçimleri Olabilir
- Ülke olarak fazlasıyla koyu renklerde giyiniyoruz. Ülkelerin de böyle kendilerine has giyim renkleri var mı?
Coğrafi, kültürel ve sosyal etkilerle toplumların renk seçimleri birbirlerinden ayrışabiliyor. Renk titreşimleri kanıksadığımız için üzerine fazla düşünmediğimiz ancak eksikliğini hemen hissettiğimiz bir kaynak.
Havanın kapalı olduğu günlerdeki renksizliği ve kendinizdeki yansımalarını hatırlayın.
1-Coğrafya derken Türkiye’yi genel olarak ele almak doğru olmayacaktır. Denize kıyısı olan bölgeler, iç bölgeler ve yüksek bölgeler, doğanın sunduğu renklendirmelerde farklılık arz eder.
Coğrafyanın belirlediği doğal renk titreşimlerinin eksikliği mimaride, el sanatlarında ve giyimde takviye olarak mutlaka karşımıza çıkar.
Coğrafi renk seçimleri, bölgede dramatik bir doğa olayı, şehir planlama veya örneğin savaş sonucu harabiyet söz konusu değilse onyıllar boyunca aynı çizgide kalır.
2-Kültürel seçimler dediğimizde, ülke tarihinde ortak sembolik anlam yüklenmiş renklerin kullanıldığına, yine ortak çağrışımlarla olumlu/olumsuz durumların farklı toplumlarda farklı renklerle çağrıştırıldığına sık şahit oluyoruz.
3-Giyimde estetik bütünlüğün bir kuralı da, pigmentlerden nasiplenerek koyu renge kavuşabilmiş, saç, kaş, göz ve ten koyuluğunun giyimde tekrarıdır. Bu nedenle genel olarak Türk toplumunun koyu renk seçiminde bulunmasını yadırgamıyorum.
Ancak sosyologların alanına girerek haddimi aşmak istemesem de, kişiyi, bireysel farklılığını vurgulamasına cesaretlendirmek yerine maalesef törpülemesi gerektiğini dayatan toplumlarda, renk çeşitliliğinin de kısıldığını fark ediyorum.
Toplumda “başkalarının ne diyeceği” öncelikli önemdeyse, arz da ister istemez bu talebi karşılamaya yönelik oluyor ve moda akımları dahil olmak üzere renk seçimi serbestisi bireylerin elinden alınıyor, dikte ediliyor.
Çocuk Odaları için Renk Danışmanlığı
- Çocuk odalarını önemsiyoruz ancak çoğunlukla cinsiyete göre pembe veya mavi renkleri seçiyoruz. Sizin çocuk odaları için önerileriniz nelerdir?
Cinsiyete atanmış renklerin, aynen oyuncaklar gibi, toplum mühendisliği çarklarının etkisindeki modern tüketim toplumları oluşumuz sonucu kabul gördüğünü ve yaygınlaştığını düşünüyorum.
Erilliğin, gücün, ataklığın, dışa dönüklüğün simgesi “kırmızı”nın seyreltilip, “pembe” olarak erkek çocuklara önerildiği zamanlar olduğunu ve bu hafif dozajlı kırmızı ile erkekliğe hazırlık yapıldığını okumuştum bir kaç sene önce. İlginç ve makul buluyorum.
Her rengin fizyolojik etkisi olduğunu unutmamak gerekiyor. Maruz kalınan rengin titreşimi kan basıncını artırabilir veya azaltabilir. Göz bebeklerini küçültüp uykuya hazırlayabilir veya büyütüp metabolizmayı hızlandırabilir.
Rengin bu kadar kuvvetli etkilerini bilince, hele ki çocuk odalarında kullanımındaki sorumluluk insanı korkutabilir tabii, ama açık, kırık ya da koyu renkler bu fizyolojik etkiyi ana renkler kadar etkili yansıtamıyor. Çocuk odalarında, en geniş satıh olan duvarlarda nispeten açık renklerin kullanıldığını düşününce fizyolojik etkilerinin ana renkler kadar olmayacağını öngörebiliyorum.
Yine de önerim, çocukları tek renge maruz bırakmamaktan yana. Tek rengin baskın olduğu odalarda mobilya değişimi zor olabileceğinden, mobilyaları boyamak veya evtekstilleri ile baskın rengi harmanlamak iyi bir fikir olabilir.
- Çocuk odaları için yanılgısız kullanabileceğimiz, ideal bir renk paleti veya renk formülü var mı?
Estetik uyumu renk tonlarının doğru kullanımı ile yakalamak çok kolay. Ancak estetik uyum içeren her mekan, herkese hitap etmiyor. Uyum doğrultusunda kurgulanmış, kusursuz bir mekan çocuk veya yetişkin fark etmeksizin yaklaşık %25lik bir kesimin beğenisine hitap ederek, huzur verebiliyor, kişi kendini mekana ait hissedebiliyor.
Mimari renk danışmanlığımın odağı; estetik renk seçiminden ziyade, renk bütünlüğünün kişiye hizmet etmesi yönünde. Ya da ticari bir mekandan bahsediyorsak amaca hizmet etmesi yönünde. Dolayısıyla genel geçer tek bir öneriyi her çocuğa veya her yetişkine standart olarak önermek sağlıklı olmayacaktır.
Mekanın harekete veya dinlendirmeye yönelik destek verebilmesi için kullanım alanının doğru şekilde tanımlanması gerekiyor.
Çocuk odası ağırlıklı olarak oyun, ders çalışma veya uyuma alanı mı? Tüm aktiviteler için ortak mı kullanılıyor? Bunu bilmek gerekiyor.
Hareketin tercih edildiği alanlarda sarı dokunuşlu renkler (örneğin beyaz yerine krem, pembe yerine somon ve elbette kırmızı, turuncu, sarı ailesine mensup tonlar) ve sükunet gerektiren alanlarda mavi dokunuşlu renkler (mavimsi morlar, mavimsi yeşiller ve elbette yeşil, türkuaz, mavi ve mor ailesine mensup tonlar) kullanılabilir.
Renk kontrastlarının (renk zıtlıkları, açık-koyu birlikteliği) hareketi teşvik edebileceğini ve yumuşak geçişlerin daha sakin bir ortam yaratabileceğini söylemek doğruysa da, her çocuğun hareket veya sükunet ihtiyacı farklı olacağından aşırı hareketlendirmek veya aşırı sakinleştirmek olasılığının bulunduğunu da bilmek gerekir.
Çocukların favori renklerinin, kendi farklılıklarını keşfederken sürekli değiştiği de göz önüne alınırsa, sabit alanlarda renk kullanımı yerine mobil ürünlerin renkli olması tercih edilebilir.
Çocuk oyuncaklarının büyük çoğunluğunda kullanılan ana renklerin, ortam sükunet gerektirdiğinde göz önünden kaldırılması da bir çözümdür.
Renk Danışmanlığı ile Evde Huzur
- Peki ortak evde aynı renk ailesine sahip olmayan bireylere nasıl huzurlu bir ortam sunulabilir?
Çocuk odaları nispeten bağımsız olduğundan, çocukların doğal meyillerinin bilinmesini ve çocukların renk toleransları doğrultusunda seçimler yapılmasını elbette faydalı buluyorum.
Evin diğer bölümleri söz konusu olduğunda renk gruplarının ortak anahtar kelimelerini kullanmayı tercih ediyoruz. Genel görüntünün açık veya koyu olması, kullanılan renklerin net veya kırık olması ya da sarı dokunuşlu tonların seçilmesi ya da uzak durulması gibi… Tüm bu anahtar kelimeler boyadan mobilyaya malzeme yüzeylerini de belirlemeye yardımcı oluyor.
- Hiperaktif çocuklar için daha huzurlu, dikkat dağınıklığı olan çocuklar için daha odaklanılabilir bir oda yaratmak için hangi renkleri kullanmak lazım?
Mimari renk danışmanı olarak, klinik tanılara çözüm getirebilecek yetkinlikte olduğumu düşünmüyorum.
Renk titreşimlerden faydalanarak hassas organların güçlendirildiğini, iyileştirildiğini modern tıpta da görüyoruz artık. Ele alınması, düzeltilmesi gereken bir sağlık durumu veya psikolojik durum varsa, psikolog, kromoterapist (renk terapisti) ve fototerapistler (ışık terapisti) ile interdisipliner bir araştırma sonrası çocuk odalarına öneri getirmek sağlıklı olur. Henüz böyle bir çalışma yapmış değilim.
Modern psikoloji, mizaci özelliklerin kusur sayılma eşiğini gün geçtikçe düşürüyor. Felsefe ve fizyolojiden kopmadan çıkarımlarda bulunan davranışbilimcilerin özellikle çocukların farklılıklarına yaklaşımı, mesleğimle daha iyi örtüşüyor ve sunduğu zeminden renk bilgimi katarak ilerlemeyi insan doğasına daha uyumlu buluyorum.
Teyidini pekala yaptıkları resimlerden de alabileceğiniz üzere, kullandıkları renkleri giyim ve mekanda da görmeyi herkes gibi tercih ediyor çocuklar.
- Hareket ederek hem dünyayı hem kendini keşfetmeye meyilli girişken çocuklar sıcak dokunuşlu renklerle (turuncumsu kırmızılar, tüm maviler, fıstıki yeşiller, civciv sarıları, somonlar, mercanlar vb) çevrelenmekten hoşlanıyor.
- Farklı uyaranlara merak duyarak, odağını bir sonraki ilginç konuya aktarmayı kolaylıkla başaran çocuklar, aynı anda orta koyulukta, canlı ve çok sayıda rengin birlikteliğinden keyif alıyor.
- Kendi iç sesinden onay aldıktan sonra dışa yönelen, kendisini tanıyarak dünyayı tanımaya meyilli çocuklar yumuşak ve soğuk dokunuşlu (mavimsi) tonlarla iç yolculuklarını destekleme ortamı buluyor.
Bu durumlara sırasıyla hiperaktivite, odaklanamama sorunu, asosyallik olarak tanı konulmuşsa ve ebeveynler müdahale gerekliliğine ikna olmuşsa, renk ilacı dozajı çocuğa özel hazırlanmak üzere, psikolog veya terapist gibi konunun uzmanlarının direktifinde seçimlere yönelmek akılcı olacaktır.
Mizacın gerektirdiği öğrenme stilini destekleyen renkleri, aksi titreşimlerle baskılamak taraftarı hiç değilim. Çocukların kendilerini en rahat ifade etme aracı olan renklere müdahale edilmesini doğru bulmuyorum. Bu klinik durumlara; renk tonlarında değil sadece mekandaki kontrastlarda ince ayara giderek çözüm bulmayı yeğlerim.
Böylesine hassas konularda, onu ile ilgili akademik çalışmaları takip etmeyi, herkes için geçerli olduğu öne sürülen tavsiyelerden uzak durmayı öneririm.
Mekandaki tek bir vurgu renginin (ne renk olduğundan bağımsız olarak) odaklanmayı artırdığına dair güncel çalışmalar olduğunu eklemek isterim.
- Koyu renklerle döşenmiş bir odanın çocuk üzerinde nasıl etkileri olabilir, bundan kaçınmak gerekir mi?
Çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin, açık renkli ortamlarda kendini iyi hissedenler olduğu gibi, koyu renklerle çevrelenmeyi güven verici bulanlar da var.
- Bir çocuğunu giyim zevki oluşturabilmesi, ileride kendine yakışan tonlarda ve kişiliğine uygun giyinen bir birey olabilmesi için ebeveynlere önerileriniz nelerdir?
Seçimlerini kendisinin yapmasına müsade edin, karışmayın, yaptığı seçimlerin sizin beğeninizden farklı olmasına anlayış gösterin.
Çocukluğunda, bedeninin ihtiyacını sezgisel olarak karşıladığını düşündüğüm saf renk seçimlerini gözlemleyerek not alın, kendisini ve çizdiği resimleri fotoğraflayın.
Kopyacılığın aidiyeti beslediği gençliğe geçişinde biricikliğini hatırlatarak, farklılığını onurlandırmaya cesaretlendirin…
Teşekkür ederiz.
Ben çok teşekkür ederim. Her renk önerisinin kişiye ve duruma özel olması gerekliliğine dair farkındalık yaratabilmiş olmayı diliyorum.
Oya Komar Kimdir?
Kişisel ve Mimari Renk Danışmanı / Eğitmeni
2007 senesinden bu yana colourfit markasıyla binlerce birey, kurum çalışanı ve oyuncu ile birebir renk seansları gerçekleştiren Oya Komar ayrıca mesleğin öncülüğünü yaparak meslektaşlar yetiştirmektedir.
2013 senesinde yayınlanan %100 Yakıştır isimli kitabı, bireysel renklerini merak edenlere yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
Renk odaklı satış ve tasarım analizleri ile hazır giyim başta olmak üzere üretici firmalara danışmanlık vermektedir.
2013 senesinde aldığı sertifikasyonla konutlara, konut projelerine ve ticari mekanlara mimari renk danışmanlığı hizmetleri vermeye başlamıştır.