Neden Emzirme ve Emzirme Nasıl Sürdürülür?
IBCLC Uluslararası Kurul Sertifikalı Laktasyon Uzmanı Eda Kıvılcım Çağlayan Bebedu’nun sorularını cevaplıyor.
Emzirmek anne ve bebek ikilisi için en doğal ve en sağlıklı beslenme yoludur. Bebeğini emzirerek anne hem onun yaşına ve gelişimine en uygun mamayı, yani anne sütünü verebiliyor, hem bebeğin fiziksel ve duygusal gelişmelerini destekliyor, hem bebeğin hem de kendisinin gelecekte bazı hastalıklardan korunmasını sağlıyor.
Anne sütü bebeğin henüz oluşmamış bağışıklık sistemini geliştirmesi için gereken antikorları içerdiği için büyüyen çocukta sindirim sistemi bozuklukları, kulak enfeksiyonu, diyabet II, obezite, görüş bozuklukları, ve alerjiler gibi sağlık sorunları riski azalmış oluyor. Ayrıca, emzirmenin ve bebeğin emmek için memeyi kavramasıyla oluşan anatomik yapı ile bebeğin ağız, ve çene anatomisi doğru şekilde gelişebiliyor.
Emzirmenin getirdiği bu faydalar sayesinde Anne-Bebek ikilisi arasında özel duygusal bir bağ oluşuyor ve bebeğin psikolojik sağlığı ve zekası emzirilmemiş veya anne sütü alamamış bebeklere göre daha iyi gelişiyor ve bu çocuklarda konuşma ve yeme sorunları daha az görülüyor.
Dolayısıyla, doğumdan hemen sonra emzirmek ve emzirmeye, ilk altı ay sadece anne sütü verilmesi şartıyla, 1-2 yıl boyunca devam etmek hem annenin hem de bebeğin sağlığı için çok önemlidir. İlk aylarda bazen bazı tıbbi durumlardan dolayı emzirmek mümkün olmadığı zamanlarda anne sütünü sağarak bebeğine verebilir ve bu şekilde başka mamalara gerek olmaz. Bu durumda, sağılan anne sütü biberon gerektirmeden ve emzirmeyle oluşan Anne-Bebek arasındaki bağı fazla bozmadan farklı yollarla bebeğe verilebilir.
Sağılan anne sütü biberon gerektirmeden nasıl bebeğe verilir?
Çeşitli biberonların ve diğer yalancı memelerin (emzik gibi) yaygın bir şekilde temin edilmesi biberon kullanımın doğru ve sağlıklı olduğunu göstermez. Tüm biberonların kullanılmasıyla gereksiz problemler oluşuyor; bebek meme uçlarını karıştırabildiği için ve biberondan emmek daha kolay gelebildiği için memede emmeyi red etmeye ve zorlanmaya başlayabiliyor. Ayrıca, biberonla beslenmek bebekte boğulma ve kulak enfeksiyon riski oluşturuyor, uzun zamanda fazla beslenmeye sebep oluyor, Anne için biberonun hazırlığı ve hijyeni daha zor ve zaman alıyor ve anne-bebek arasındaki özel bağın oluşmama riski beliriyor. Benzer problemler emzik kullanan bebekler için de geçerli.
Bu nedenlerden dolayı Emzirme Uzmanları ve Dünya Sağlık Örgütü biberon ve emzik kullanımı hiç önermiyor, ve gereksiz buluyorlar. Biberon yerine, bebeğin yaşına ve gelişimine göre, kaşık, mini bardak veya fincan veya cup/sippy cup kullanılabilir.
Bu diğer süt verme yollarının önerilmesinin en önemli nedeni, emzirmeye ve emzirmek ile gelen faydalara en yakın şekilde bebeği besleyebilmek. Özellikle bebeğin ağız ve çene anatomisi biberon veya emzik kullanımına göre daha iyi gelişiyor. Fakat, bu diğer besleme yollarının emzirmek kadar sağlıklı ve hijyenik olabilmesi için uygulamalarının bir usulü var. Eğer sağılan süt ile beslenmesi gerek bebek altı aydan daha küçükse, bu besleme yollarının bir emzirme uzmanının rehberliği ile başlaması, yöntemin doğru uygulandığından emin olmak için daha uygundur.
Annenin bebeğine verecek kadar yeterli sütü var mı, yoksa ne yapılmalı?
Ne yazık ki özellikle doğumdan sonraki ilk aylarda anne bazı durumlarda sütünün yetmediği endişesine kapılıyor, veya doktorlar durumu yanlış yorumlayıp anneyi endişeye sokabiliyorlar ve gereksiz yere mama ve biberon öneriliyor.
Halbuki, anne bebeğini yeteri sıklıkta (gündüz ve gece yaklaşık olarak 2 saatte bir) emziriyorsa, ve bebeğin dışkı sayısı ve kilo alımı doktor kontrolünde normal değerler arasındaysa, bebeğin yeteri kadar süt almıyor olmasından endişelenmeye pek gerek yoktur.
Eğer anne sıklıkla emzirmekte veya emzirme sırasında acı veya çok uykulu bebek gibi sorunlarla karşılaşıyorsa, bir emzirme uzmanının yardımı ve desteği ile bu sorunların nedenleri bulunup çözülebilir ve anne-bebek ikilisi daha rahat ve yeteri kadar emzirmeyi öğrenip emzirmeye devam edebilir. Bu durumda çoğu zaman biberon veya başka mama takviyesi gerekmez.
Nadiren emzirmeyle beraber mama takviyesi de gereken durumlarda, mama biberon gerektirmeden, daha önce bahsedilen diğer daha uygun yollarla bebeğe verilebilir. Fakat, emzirme uzmanın amacı bebeğin sadece anne sütü ile beslenmesi için gerekli olan çözümü sağlamak olduğu için, takviye mama verme durumunun genelde geçici olması hedeflenir.
Eğer ki, nadir bir durumda anne emzirmeye ancak mama takviyesi ile devam edebiliyorsa o zaman emzirme uzmanı bu durumun emzirmeye ve anne-bebek ikilisinin emzirmeden en çok faydalanabilmesi doğrultusunda yardımcı olabilecektir. Daha da nadir olan hiç anne sütü veremeyen ve tamamen mama ile beslenmekte olan bebekler için de yine emzirme uzmanının yardımıyla emzirmeye en çok benzetilebilen şekilde bebeği beslemek mümkün olur.
Dolayısıyla, sütünün yetmediği endişesine kapılan anneler veya herhangi başka emzirme sorunuyla karşılaşan annelerin vakit kaybetmeden emzirme uzmanına danışması çok önemlidir. Böylece problemlerin büyümesi veya ciddileşmesi önlenebilir, ve emzirmenin sürdürebilmesi için hemen çözüm bulunabilir.
Sütü arttırmak için ne yapılabilir?
Anne sütünün bebeğine yetecek miktarda üretebilmesi için doğumdan hemen sonra gereksiz zaman geciktirmeden emzirmeye başlaması gerekli ve emzirmeye gündüz ve gece sıklıkla devam etmesi gerekli. Sıklıkla emzirebilmek için, bebek anneden gereksiz yere veya saatlerce uzaklaştırılmamalı, anne ve bebek mümkün olduğunca kucak kucağa zamanlarını geçirmeli ve anne memeyi bebek açlık sinyalleri verdikçe bebeğe sunmalı.
Açlık sinyalleri, üç aşamadan oluşan, annenin, bebeğin açlığını tespit edebilmesini sağlayan sinyallerdir. Bebek acıkmaya başlarken genelde yavaş yavaş hareketlenmeye başlar (ilk sinyal), sonra daha da acıktıkça daha da hareketlenip gözlerini daha çok açıp, ellerini ağzına sokmaya ve azar azar ses çıkarmaya başlar (ikinci sinyal) ve son olarak çok acıktığında artık gürültülü bir şekilde ağlamaya başlar (üçüncü son sinyal).
Bebeği emzirmenin, yani memeyi bebeğe vermenin en uygun zamanı ilk acıkma sinyali sırasındadır. Eğer anne gecikirse sonraki aşamalarda bebek daha çok acıktığı için streslenir ve memeyi doğru kavramakta sorun yaşar. Zaman içinde anne bebeğin bu sinyallerini tanıyabilecektir ve ne kadar çok beraber zaman geçirirlerse anne o kadar daha iyi ve cabuk ilk sinyalde bebeğini emzirebilir.
Bu sinyallerin sıklığı bebeğe ve yaşına göre çok değişir, ama eğer anne sinyalleri tanımlamakta zorlanıyorsa, ne zaman emzirmesi gerektiğini bilemiyorsa, en azından yaklaşık olarak 2 saatte bir emziremeye çalışabilir veya 24 saat içinde 8-12 defa emzirmiş olması gerekir. Bu şekilde bebeğin yeteri kadar süt alması ve annenin de süt yapmaya devam edebilmesi mümkündür. Eğer anne bundan daha az miktarda emziriyorsa, sütünün yetmemesi, yeteri kadar süt üretememesi, veya uzun aylar boyunca emzirememesi gibi sorunlarla karşılaşabilir.
Dolayısıyla annenin daha cok süt üretebilmesi için tek yapması gereken şey sıklıkla emzirmek veya emziremiyorsa sütü sağmaktır. Anne sütü üretimi tamamen memenin ne kadar sıklıkla emildiği ve sütün boşaltıldığı ile ilişkilidir. O yüzden anne ne kadar çok emzirirse veya sütü sağarsa o kadar çok süt üretebilir. Süt üretimini sağlayan herhangi başka bir yol (gıda veya içecek gibi) bilimsel araştırmalara göre yoktur.
Ek gıdalar ile emzirmeye nasıl devam edilir?
Bebek ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmeli. Anne sütü bu süre içerisinde bebeğin her türlü besin ve sıvı ihtiyacını karşılar. Altıncı ayda bebek artık katı ek gıdalara geçişe başlayabilecek kadar gelişmiş sayılıyor. Fakat bu geçişin yavaşça yapılması, yani gıdaların teker teker bebeğe sunulması onun bu gıdalara alışması için ve herhangi bir gıda alerjisini tanıyabilmek için en doğru yoldur.
Bu geçiş sürecinde ve bebeğin birinci yılında çoğunlukla besin ihtiyacı yine anne sütünden temin edilir. Fakat, ek gıdaların diyete eklenmesiyle bebek yavaş yavaş daha az emzirmeye başlayabilir, bazı emzirmeler yerine bebek başka gıdaları tercih etmeye başlayabilir. Bu geçiş sürecinde anne sütünün aniden azalmaması için ve emzirmeye devam edebilmek için, anne gündüzleri bazı emzirmelerden önce farklı bir katı gıdayı bebeğe sunabilir ve onun istediği kadar yenilmesine izin verebilir. Eğer bebek bu yeni gıdayı istemezse veya sonrasında süt isterse, üstüne emzirebilir.
Altıncı aydan sonra farklı katı gıdaların bebeğe sunulmasıyla, emzirme gün içerisinde yavaş yavaş azalmaya başlayabilir. Birinci yıldan sonra bebeğin yavaşça daha çok katı gıdalar ile beslenmeye başlaması ve anne sütünü katı gıdalara ek olarak tüketmesi beklenir. Böylece 6. ay ve 12. aylar arası katı gıdalara geçiş dönemi oluyor. Birinci yıldan sonra ise anne sütü ve emzirmeye daha az da olsa devam ederek faydalarına devam edilmiş olunuyor. Bu şekildeki beslenme yolu bebeğin fiziksel ve psikolojik gelişmesini en sağlıklı şekilde destekleyebiliyor.
Emzirmeyi sonlandırma zamanı ise tamamen anne ve bebeğin beraber karar vermesi gereken bir zaman. Sonlandırılmak istendiğinde de memede aşırı sütün birikmemesi ve yoğunluk yaratmaması için, emzirmeyi yavaş yavaş, birkaç gün veya haftaya yayarak, azaltarak sonlandırmak en uygunudur.
Son olarak, emzirme sürecinde emzirmeyle veya anne sütünün bebeğe verilmesi ile ilgili herhangi bir sorunla karşılaşıldığında (örneğin emzirmede geçmeyen acı olduğunda), doktorların tavsiyeleri ile beraber emzirme uzmanına danışmak, anne-bebek ikilisinin arasındaki emzirme ilişkisinin bozulmaması için veya en az şekilde zarar görmesi için çok önemlidir.
Emzirme uzmanları, Türkiye’de de artık 4 tane bulunan Uluslararası Kurulu Sertifikalı Laktasyon Uzmanlarıdır (IBCLC), emzirme tecrübesi veya bilgisi bulunan herhangi bir danışman değildir.
Hakkında
Eda Kıvılcım Çağlayan bir Diyetisyen/Beslenme Uzmanı, Uluslararası Sertifikalı Emzirme/Laktasyon Uzmanı, Hatha Yoga ve Yoga Terapi Eğitmenidir. Ayrıca Şamanizm gibi alternatif ve ekolojik yaşam destekçisidir.
Amerika’nın Boston bölgesindeki Framingham State College, Diyetetik programından, 2007 yılında Beslenme Yüksek Lisansı ve Diyetisyen ünvanı ile mezun oldu. Boston’ın Brigham and Women’s Hastanesinde 2007-2010 yıllarında Diyetisyen ve Emzirme Koordinatörü olarak çeşitli sağlık sorunları olan kişilere beslenme danışmanlığı ve annelere ve bebeklere emzirme danışmanlığı sundu.
A.B.D.’de tanınan Emzirme Danışmanı sertifikasyonundan sonra 2011 yılında Uluslararası Kuruluşların ve Dünya Sağlık Örgütünün de desteklediği International Board Certified Lactation Consultant (IBCLC) yani Uluslararası Kurul Sertifikalı Laktasyon Uzmanı ünvanını aldı.
Yoga ve alternatif terapilere olan yoğun ilgisinden dolayı 2004’den beri yoga ve meditasyon pratisyeni olan Kıvılcım, Türkiye’ye 2010’da yerleştikten sonra ilgisini Cihangir Yoga Studyo’daki Zeynep Aksoy ile Temel Yoga Hocalığı eğitimi yapmakla geliştirdi. 2012 yılında ViniYoga kurucusu Gary Kraftsow ile çalışan Kıvılcım, Banu Cadırcı ile ViniYoga/Yoga Terapi eğitimi ve Cyndi Lee ile Restoratif Yoga Hocalığı eğitimleri ile kendisini geliştirmeye devam etti.
2013 yılında 6 ay boyunca İskoçya’da bulunan ve spiritüel topluluk (community) ve ekolojik yaşamı ile tanınan Findhorn Foundation’da topluluk içerisinde yaşamayı deneyimledi. Yoga, meditasyon, şamanizm, beslenme ve emzirme konularında kendisini çeşitli eğitmenler ve kurslar ile geliştirmeyi sürdürmektedir.
Çoğunlukla Bodrum’da ikamet eden Kıvılcım, internet yoluyla tüm Türkiye’de sağlıklı beslenme ve emzirme konularında danışmanlık hizmetleri sunuyor ve Bodrum ve İstanbul’da kadınlara özel yoga, meditasyon ve şamanizm çalışmaları yapıyor.