Bebeklerde Sağlıklı Bir Uyku Düzeni için Neler Yapmalıyız?

BEBEDU SORU & CEVAP

Uyku düzeni bebeğin doğumu ile başlayan bir süreç midir? Annelerin bu anlamda bebek doğduktan sonra ilk adımları ne olmalıdır?

İlk aylarda tam düzenden bahsedemesek de evet, uykuya verilen dikkat ve önem ilk günden itibaren hayatımıza girerse, bebeğin uyku sağlığı da daha ilk günden emin ellerde oluyor. Bebeğin hayata geldikten sonraki ilk aylardaki temel ihtiyacı güvende hissetmektir. Bu ihtiyacın cevabı da bolca ten teması, kucak ve bebek ihtiyaç duydukça emzirme ile karşılanır. İlk günlerde bebek gün ve gecenin büyük bölümünü uyuyarak geçirir ve zamanla uyanıklık süresini artırır. Annelerin bu dönemde odaklanmalarını önerdiğim en temel konular önce kendilerine iyi bakmaları, çevrelerinden yardım almaları, bebekleriyle başbaşa kalıp ilişki kurmaya vakit ayırmaları, ten temasını yüksek tutmaları, bebeklerinin uykularında da kucak ve yatağı dengelemeleri oluyor.

 

Bebeğin doğum anı annenin de lohusalık döneminin başlangıcı demek. Hem bedensel, hem de zihinsel bir yorgunluk olabiliyor. Hatta anne bu dönemde bebek kadar uykuya ihtiyaç duyuyor; bir yandan da birbirlerine alışma süreci, bir rutin oluşturma süreci var. Bu zor günleri anne nasıl atlatmalı, bebekle nasıl sıkı bir bağ geliştirmeli?

Annenin bu dönemde mutlaka destek alması gerekli. Bebeğe kendi de bakmak istese evin çekip çevirilmesi, yemek yapılması gibi pratik konularda alınan destek hayati destek anlamına gelebiliyor. Duygusal olarak “kapana kısılmışlık” hissi hakim olabiliyor ki bu duyguda olan annelerin de yine yakın çevrelerinden anlaşılma ve manevi desteği almaları önemli. Bir yandan da günlük kısa yürüyüşler, rahatlamak için duş alma gibi molalara ihtiyaç var. Bebek uyudukça anne de uyumalı, yorgunluğu devam ediyorsa da aile üyeleri biraz bebeğe bakarken dinlenmeye devam etmeli. Ancak unutulmamalı ki doğa işini biliyor. Anne de bebekle beraber gece uyanmaya, gün içinde sık ve uzun süreli emzirmeye doğal olarak adapte oluyor. Bence en önemlisi çocuk sahibi olmaya karar verme ve hamilelik dönemindeki duygusal hazırlık aşaması. Kendini değişimin doğallığına akış içinde duygusal olarak iyi hazırlamış anneler daha sakin kalabiliyorlar. Sakin anne de özellikle yenidoğanda daha sakin bebek anlamına geliyor.

Bebekle bağ kurma ise içgüdüsel. Bu içgüdü ilişki kurma, beraber anda kalma, farkındalıkla beslendiğinde ebeveyn-bebek bağı güçleniyor. Sağlıklı bağ kurmak için de bu ilişki hallerine zaman ayırmak ve dikkat vermenin yanı sıra anne kendi self-regülasyonuna dikkat verip iç dengesini sağladığında, bebekle daha rahat uyumlanıyor. Bebek ihtiyaçlarını anlatan sinyaller veriyor, ebeveyn de kurduğu bağ ve verdiği dikkat ile bu sinyalleri cevaplıyor. Zamanla bu aralarında doğal akışına oturuyor.

Bebeklerde Sağlıklı Bir Uyku Düzeni için Neler Yapmalıyız?-436Bebekler ilk zamanlarda uykuya çok ihtiyaç duyuyor ama beslenmeleri de gerektiğinden gece sık sık uyanıyorlar. Gece uyanmalarında annelere önerilerini nelerdir?

Özellikle ilk 6 ayda gece beslenmelerine müdehaleyi ben doğru bulmuyorum. Bu dönemde bebek açlık ve duygusal bağ kurma ihtiyaçlarından gündüz ve gece kendi ihtiyaçlarına yönelik sinyaller vererek düzen kuruyor. Ebeveynin görevi de bu sinyalleri iyi izlemek ve yanıtlamak şeklinde olmasından yanayım ki bebek kendi vücudunu iyi dinlemeyi ve kendini iyi dile getirmeyi öğrensin. Bu sinyaller cevap buldukça da dünyanın güvenli bir yer olduğunu algılasın.

6 ay öncesinde bebeklerin gece birkaç defa emzirme veya mama alıyorsa da beslenme ihtiyacı ile uyanması normal. 4. ve 6. ay ataklarında bu sayı birden bire artabiliyor ve sonra geri toparlıyor. Genelde de eğer bu ilk aylarda çok sık uyanma varsa, bu başka etkenlerin sonucu oluyor (duyusal hassasiyet, stres, doğum travması vs gibi), ihtiyacın kendisi değil. Böyle durumlarda da çözüm bu ihtiyacı tespit etmek ve onu cevaplamak oluyor, gece emzirmelerine sert müdehaleler ile bebeği zorlamak değil.

Benim ilk aylarda önerim; günü iyi geçirmek, gündüz dengeli ve ihtiyaç bazlı emzirmek, bebeğin gündüz uykularını iyi ve düzenli aldığına emin olmak, uyanıklıkta uyaran dengesine dikkat etmek ve ilişki kurma hallerine zaman/dikkat vermek, bebeği gece geç uyutmamak oluyor. Uyutma yöntemi olarak da bebeğin ihtiyacı olan teması vermekten yanayım. Bu kimi bebek için kucakta dalmak, kimi bebek için de yatağında pışpışlanmak olabiliyor. Ancak özellikle emme ve uyku ihtiyaçları 3-4 ay civarı artık zaman dilimi olarak daha net ayrışmaya başladığında, ihtiyaç bazlı bunların takibi önemli. Emme ihtiyacı olmayan bebeği emzirerek uyutmak, bu yöntemi bebeğe dayatmak oluyor. Bu da zamanla yerleşiyor ve özellikle 6 ay sonrasında gece sık uyanmanın temel sebeplerinden biri haline gelebiliyor. Bu nedenle de yine ilk 6 ayda önerim, emzirme ve uykunun ayrı ihtiyaçlar olduğunun farkındalığında olmak. İlk aylarda bolca emen ve bolca uyuyan bebekte bunların denk gelmesi ve bebeğin memede uyuması son derece normalken, 6 aya doğru eğer dikkat verilirse doğalında ayrışıyorlar. Bu doğal akışlarında sorun olmayan bebekler de zaten genelde gece sık uyanmıyor. Uyanırlarsa mutlaka bir ihtiyaçları oluyor.

 

İlk aylar bir de ‘kolik bebek’ durumu var. Çok zorlanan bir konu. Siz ‘kolik bebek yoktur’ diyorsunuz, bunu bize biraz anlatır mısınız?

Evet ben “kolik” yoktur diyorum çünkü nedenini ve tedavisini bilimsel olarak koyamadığımız bir huzursuzluk halini adlandırmaktan öteye gitmiyor bu tespit. En önemlisi de bu etiketi bebeğe koymak, sürece yardımcı olmuyor. Çözüm bebeği anlamaktan geçiyor. Öncelikle bebeklerin sindirim sistemi doğumda henüz tam gelişmemiş oluyor ve bu nedenle de ciddi gaz sancıları yaşayabiliyorlar. Bu gelişim 3 ay civarı tamamlanıyor. İkincisi de yenidoğan dönemi birçok açıdan bebeğin yeni dünyasına adaptasyonda son derece zorlandığı bir dönem. Karanlık, ılık, sadece uğultu olan ve çıplak, tepetaklak olduğu anne karnından sonra yeni bir ortama uyum sağlıyor bebek. Aydınlık, birçok sesin hakim olduğu, açlık gibi ihtiyaçların bedeninde ilk defa belirdiği, anneden fiziksel olarak ayrıldığı ilk zamanlar bunlar. Doğal olarak kendini bu yeniliklere karşı güvende hissetmesi için bir uyumlanma döneminden geçiyor bebek. Bu da onu zorladığında iletişim kurmak, derdini anlatmak için ağlıyor. Yani, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlardan zorlanan bebek, bunu doğal akışında anlatıyor ki karşılığında cevap, temas alsın. Bunu anlamlandırmak için bebeğe bir etiket koymaya gerek yok.

 

En önemli problemlerden biri de anne baba yanında yatmak ve odada yatmak. Kimi yaklaşımlar ‘Ağlasa da odasında bırakın, alışacaktır’ diyor. Çoğunlukla anne kalbi de en azından biz Türkler de buna dayanmıyor. Sizin bu konuda yaklaşımınız nedir?

Bebekler ve çocuklar kendilerini güvende hissettikleri yerde uyumalılar. Bu hayatın ilk aylarında genelde ebeveyne yakın bir yerde oluyor. Önemli olan bebeğin uyku esnasındaki ihtiyaçlarına da cevap verebilme mesafesinde olmaktır. İster aynı yatakta, ister aynı odada, ister ayrı bir odada. Bu ailenin tercihlerine göre şekillenir. Bu konuda da bilimsel açıdan baktığınızda tek bir doğru yok ancak uykuda bebeğin sinyallerine cevap vermenin, uyanıklıktan bir farkı olmadığını ve çok önemli olduğunu biliyoruz. Her nerede yatarsa yatsın bebeğin uyku esnasındaki güvenliği ona göre alınmalıdır. Anne baba yanında başlayan uyku süreçleri bile yeterli süre verilir ve aşamalandırılırsa bir gün bebeğin kendi odasında güvenle ve huzurla uyuması olarak sonlandırılabilir.

 

Uyumadan önce gezdirmek, sallamak… Bir süre sonra da ‘sallamadan uyumuyor’ diye panik olmak.. Öneriniz nedir?

Önerim, daha sonradan sorun olacak uyutma yöntemlerini o günün paniği ile uygulamamak ve sorunlar karşısında sakin kalmaktan yana. Benim önerdiğim düzen şu şekilde: Yenidoğan döneminde bebek genelde emerek uyur çünkü günün tamamı uyku ve emme ile geçer. 2 ay civarı uykular ayrışmaya başladığında bu iki ihtiyacı birbirine karıştırmadan, bebeğin sinyallerini takip ederek cevap verilmeli. Emme ihtiyacı olmayan ama uykusu olan bebeği uyusun diye emzirmeye başladığımızda sadece memede uyuyabilen bebeklere doğru gidiyor oluyoruz. Bir süre daha emzirme ve uykular arada denk gelebilir, bu sorun değildir. Sallama ise yine ilk ayların ihitiyacı, 3 aydan sonra yavaş yavaş azaltmayı öneriyorum. Uyku öncesi sakinleşme aşamasında salınım her yaşta her zaman olabilir, ancak dalma yöntemi olarak kullanılmamalı. Zaten belli bir yaştan sonra da özellikle hızlı sallama uyaran halini aldığından bebek rahatsız oluyor ve uzun süre sallansa dahi dalamıyor. İlk 6 ayda bebeğin temasla uyumasından yanayım, ne kadar ihtiyacı varsa. Bu bazen kucakta dalma, bazen ise kendi yatağında pışpışlanma olabiliyor. Ama bu bağımsızlık seviyesi birçok etkene bağlı ve 6 ay öncesinde pek müdehale payımız yok. 6 aydan sonra ise bebek kendi bağımsızlık sinyallerini artırdığında, uykulara da bağımsız geçmesi, kendi yatağında kendi dalabilmesi için elbette destekleyebiliriz. Ancak öncesinde dengelenmek, sakinleşmek için her zaman bir yetişkinden regüle olmak için bebek destek almalı.

 

Anneye çok iş düşüyor. Peki ya babalar? Uyku düzeni oluşturmada babanın rolü ne olmalı?

Bebekler kendilerini güvende hissettikleri, ilişki ve bağ kurdukları herkesle uyuyabilirler. Bu nedenle babalar başta olmak üzere bebeğin yakın çevresi her zaman uyku süreçlerine dahil olmalı.

 

Bebekler rutin seviyorlar. Dolayısıyla her gün aynı şeyleri yapmanın, bebeği aynı saatte yatırmanın avantajları var mı?

Bebekler rutini neden severler? Çünkü hayattaki öngörüyü artırır. Beş dakika sonra ne olacağını bilmedikleri bir dünyada kendilerini daha güvende hissederler. Ancak bunun saatlere bağlı kalmaktan ziyade, düzenli gelen bebeğin sinyallerine aynı tuttarlılıkta cevap verme şekliyle yapılması doğrudur. Onlar robot değiller, bu nedenle saatlere bağlı çocuk uyutmak onlara “senin ihtiyacını ben senden daha iyi bilirim” mesajını verir. Oysa ki sağlıklı gelişim “bana ihtiyacını anlat ve sana yardım edeyim” bakış açısını hayatın ilk yıllarından oturtmakla mümkün. Ek olarak, hayat her zaman aynı rutinde akmıyor, yani bu rutinleri sürekli korumaya çalışmak da gerçekçi değil. Böyle zamanlarda bebeğin kolay adapte olması, uyum için manevra yapma kalibiyeti de kendi biyolojik uyku ritmi iyi oturmuş, uykuyu olumlu algılayan ve toleransı yüksek bebeklerde daha fazladır.

 

Uyku öncesi için önerileriniz nelerdir?

Uyku öncesini bebeğin/çocuğun sakin geçirmesi ve uyku yaklaştıkça uyaranın azalması önemli. Bu, sinir sisteminin dengelenmesi ve uykuya daha regüle gitmelerine yardımcı oluyor. Küçük bebeklerde loş ortama geçiş, ilişki kurma halindeki ebeveynin yumuşak dokunuşları, her hazırlık anını bir iletişim fırsatı olarak görerek bebekle birebir ilgilenme bunun örnekleri. Hareketlenen bebeklerde veya çocuklarda ise bazen o enerji seviyesini aşağı çekmek kolay olmuyor. Bu anlar için ben oyun öneriyorum. Daha sakin tonda oynanan, ten ve göz teması içeren, çocuğu odaklayan oyunlarla bu dengenin kurulmasına yumuşak bir geçiş yapabiliyoruz. Bu bazen bir fışfış kayıkçı, bazen yatakta uzanıp sohbet etme veya kitap okuma, bazen de bir müzik dinleme deneyimi olabiliyor. Her durumda önemli olan ebeveynin kendi dengeli ve sakin hali ile çocuğa ilişkide kalarak destek olmasıdır.

 

Hastalıklarla beraber oluşturulan düzen şaşabiliyor. Hastalık sonrası nasıl tekrar düzene girmeli?

Hastalık, tatil, bayram gibi durumlar hayatın normali. Sadece çocukların değil, hepimizin günlük rutinlerinde sapmalar oluyor. Buna bozulma demek doğru değil, çünkü hayatın gerçeklerine adaptasyon da aslında bünyelerimizin becerisi. Elbette biz yetişkinler buna anlam verebiliyoruz, ancak çocuklar ve özellikle bebekler için bu değişimler öngörülebilir değil. Bu nedenle ilk yardımcı olmamız gereken şey çocuğun yaşından bağımsız her zaman onun biliçli olduğunun farkındalığında olmak ve olan biteni anlatmak. Çocuklar uyku düzenlerinde kendilerine güven alanı yaratırlar ve bir değişim olduğunda yeni duruma da aynı güveni hissetmek için ebeveynlerini referans alırlar ve biraz zamana ihtiyaçları olur. Hastalık boyunca anne baba yanında yatmış çocuğun tekrardan geceyi kendi yatağında geçirmesi veya tatilde ilk defa adım attığı bir odada uyuyabilmesi buna bağlıdır. Bu geçişleri şefkatle, aşamalandırarak, bebeği anlayan bir pencereden sapmayarak ve sakince yaptığımızda bebek uyum sağlar, çünkü yeni duruma da güven hissetmeye başlar.

 

Sizin uyku eğitimi yaklaşımınızla ilgili bilgi alabilir miyiz? Ne kadar sürüyor, sizden uyku eğitimi almak isteyenler için süreç nasıldır?

Ben uyku eğitimi vermiyorum, uykuyu eğitim verilecek bir konu olarak görmüyorum. Uyku beslenmek, yürümek, emeklemek, konuşmak gibi gelişimin çok normal bir parçası. Sadece bazen bebekler ve aileler bu konuda zorlanabiliyorlar. Önemli olan bu ruhsal veya davranışsal sorunların kaynaklarını tespit etmek ve onları çözmek. Ayrıca uyku eğitiminin kısa ve uzun vadedeki bebek ve çocuk ruh sağlığına olan zararları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda, bunu da bilimsel verileri yakından takip eden bir psikolog olarak gördüğümden zaten uyku eğitimini bir çözüm olarak sunmam mümkün değil.

Ben öncelikli olarak ailenin hikayesini dinliyorum. Beklentileri bebeğin doğası ile örtüştürmek, hedefleri aile ile beraber planlamak ilk adımım oluyor. Popüler kültürde uyku ile ilgili ciddi bir bilgi kirliliği var, bu ilk aşamada biz doğruları yanlışları belirliyoruz. Ardından bebeğin/çocuğun uykularını düzenlemek üzerine ebeveyn-çocuk ilişkisini, bağlanma modellerini, ailenin içinde bulunduğu sosyal-ekonomik vs koşulları, uyanıklıktaki davranışları, oyunu, beslenmeyi ve bu süreçte ailenin alması gerekebilecek sosyal destekleri konuşuyoruz. Bunun sonrasında da uykularda yapılmak gereken değişiklikleri her zaman aşamalandırarak, özellikle anne-bebek ilişkisinin o günkü durumunu göz önüne alarak ve aileye ek stres getirmeden ve en önemlisi de her zaman bebeğin ruh sağlığını her şeyin önünde tutarak bir plan öneriyorum. Annenin ruh sağlığı da elbette bu aşamada konuştuğumuz, destek verdiğim konulardan biri oluyor her zaman. Önerdiğim plan uykuya geçiş davanışlarında değişimleri, uyku ortamında düzenlemeleri, uyku sinyali dinleme becerilerini, emzirme ve uyku ilişkisinde denge kurma gibi birçok öge içeriyor. Aile ile bu planı etraflıca tartışıyoruz, uygulayabilecekleri ve içlerine sinen, akıllarına yatan en ideal, kişiye özel şekli veriyoruz. Sonra aile planı uygulamaya başlıyor. Genelde bir takip seansı gerekiyor, bazı özel durumlarda ise daha uzun vadeli de süreçlerle ilerliyebiliyoruz. Seans aralarında aile ihtiyaç duyduğunda mesajlaşıyoruz, konuşuyoruz. Ben burada insiyatifi aileye bırakıyorum, çünkü benim için evin de bu süreçlerin de lideri ebeveynler. Bebeğin ve ailenin uyumuna göre bazen yolda karar değiştiriyoruz, yani dinamik bir süreç yönetiyoruz. Bu sürecin süresi de soruna, aileye ve bebeğe göre değişiyor. Birkaç haftada çözümlediklerimiz de var, daha uzun süre takip gerektirenler de. Zaten de benim danışanlarımla ilişkim sorun bitince sonlanmıyor, her zaman ihtiyaçları olan noktalarda, bebekleri büyüdükçe haberleşiyoruz ve onlara yol arkadaşı olmaya devam etmeye çabalıyorum.

 Bebeklerde Sağlıklı Bir Uyku Düzeni için Neler Yapmalıyız?-436

Son olarak; bir bebek ne zaman kesintisiz bütün gece uyumaya başlar?

0-2 yaşta kesintisiz uyku genelde doğamızda yoktur. Bunun arkasında bilişsel gelişimin muazzam hızı, duygusal gelişim kaynaklı ayrılık kaygıları, özellikle anne sütü alan bebeklerde önceleri açlık sonraları da bağ kurma amaçlı duygusal ihtiyaçlar, gelişimin doğalında gelişen korkular ve dile getiremedikleri diş ağrısı veya katı gıda geçişindeki sindirim sorunları gibi birçok neden vardır. 2 yaşından sonra ise sağlıklı uykularda artık kesintisiz uykuyu bekleriz. İlk 2 senede de bunu yapabilen bebekler elbette olabilir, ancak bunu genelleyerek olması gereken bir durum diye adlandıramayız.

 

Hakkında

 

Melis Keşan, 1982’de çocuk doktoru bir annenin ve akademisyen bir babanın ilk kızı olarak İstanbul’da doğdu.

2000’de Robert Kolej’i bitirdikten sonra 2004’te Koç Üniversitesi’nden Psikoloji ve Uluslararası İlişkiler Bölümleri’nde Çift Anadal yaparak mezun oldu. Psikoloji Bölümü’nde çocuk psikolojisi alanında bağımsız araştırma çalışmaları yaptı. 2005’te İngiltere’deki Leeds Üniversitesi’nde Pazarlama Yükseklisans programını tamamladı. Bitirme tezini marka algısı ve çocuk gelişim psikolojisi üzerine yazdı.

2005-2015 seneleri arasında Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde pazarlama ve reklam alanlarında çalıştı, gençleri hedef kitle alan birçok markayı yönetti. Bu arada 2009’da evlendi ve 2015’te kızı Hera’yı doğurdu. Kızının da hayatına girmesi ile çocuk gelişim psikolojisi bilgilerini güncelledi ve özellikle uyku alanına merak salarak bu konuda dünya literatüründeki yaklaşımları öğrenmeye başladı.

2016’da İngiltere’deki Open College Network’e bağlı, erken çocukluk dönemi eğitimlerinde uzmanlaşmış MNT Training’den “Uyku Eğitimi” sertifikası aldı. 2016’da hayallerini gerçekleştirdi ve Nyx Uyku Danışmanlık’ı kurdu. Ardından da yine MNT Training’den “Çocuk Psikolojisi” ve OKSEM’den de Nilüfer Devecigil tarafından verilen “Oyun Terapisi” kurslarını tamamlayarak sertifikalarını aldı.

Yorumlar

  • Tülin
    3 Mart 2018

    Merhaba yazılarınızı ağlayarak okudum ben bebeğimle doğduğu günden beri kalitesiz zaman geçirdim şu an 7 ayını yeni bitirdi ilk 3 ay kayınvalidemde kaldım kolik oldu diye düşünüyorumdumki yanılmışım bebeğimle iletişim kuramadım kayınvalide görümce benden önce atıldı okadar salladılarki uyusun diye şimdi uyku düzeni yok eşim sabah 9 gece 22.30 geliyor eve bebeği çok az görüyor evimiz cadde üzeri çok gürültülü oluyor uyutmak için çok uğraşıyorum artık sallamıyorum fakat uykuya zor dalıyor emmeden asla uyumuyor gecede nerdeyse saat başı uyanıyor beraber yatıyoruz artık tükendiğimi hissediyorum onu çok seviyorum ama tek başıma bebek büyütüyor gibiyim eşimin desteği yok maalesef size hayran kaldım

    Cevapla