Besin Alerjisi de Tedavi Edilebilir

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, ‘Alerji Hedefte’ projesini başlattı. Proje kapsamında, yüzbinlerce bebek ve çocuğu etkileyen ve %40’ını en temel besin olan inek sütü alerjisinin oluşturduğu besin alerjisi hakkında toplumsal bilincin artmasına yönelik kapsamlı çalışmalar yürütülecek.

 

0-4 yaş arası 350 bin çocukta besin alerjisi var

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, “Alerji, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yaygın görülüyor. 6 milyon 459 bin 0-4 yaş arası çocuğun 350 bininde besin alerjisi var. Erken bebeklik döneminden itibaren görülebilen alerji hem ailelerin hem de bebeklerin ve çocukların hayatını çok yakından ilgilendiriyor.” diyor.

 

Bebeklerin yüzde 6’sında besin alerjisi var

Şekerel, besin alerjisinin önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor:

 

“Yapılan araştırmalara göre günümüzde bebeklerin yüzde 6’sının, çocukların yüzde 4’ünün, ergenlerin yüzde 2’sinin ve yetişkinlerin yüzde 1’inin besin alerjisi var. Besin alerjisi görülme sıklığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son 10 yılda iki kata yakın arttı.

 

Besin alerjilerinin %40’ını en temel besin maddesi olan inek sütü oluşturuyor. Örneğin anne sütü alamayan 3 aylık bir bebeğin beslenmesinin %100’ünü inek sütü bazlı mamalar oluşturur. Besin alerjili hastalar duyarlı oldukları bir besin ile karşılaştıklarında hayatı tehdit eden reaksiyon ve yaşam kalitesini önemli oranda bozan durumlar yaşarlar. Böylesi önemli bir konuda toplumun her kesiminin bilinçlenmesi gerek. Biz de bu yüzden Alerjiyi Hedefe Aldık!”

 

Modern yaşam besin alerjilerini artırıyor

Prof.Dr. Gülbin Bingöl, “Besin alerjileri daha çok gelişmiş ülkelerde ve büyük kentlerde görülüyor; bunun nedenleri endüstrileşme, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, aşırı hijyenik yaşam ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı. Modern hayatın aşırı korumacı yaşantısı içinde büyüyen çocuklarda bağışıklık sisteminin yanlış tepkiler üretmesi daha sık görülüyor.” dedi.

 

Besin alerjilerinde erken tanı önemli

Besin alerjili çocuklarda erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri ile hayat kalitesini etkileyebilecek büyüme geriliği, izole edilmiş olma hissi, özgüven kaybı, yüksek stres, kaygı ve hatta bazen depresyon gibi durumların önüne geçilebiliyor.

 

Alerji Hedefte web sitesi doğru bilgiyi ulaştıracak

Prof. Dr. Bülent Şekerel, ‘Alerji Hedefte’ projesi kapsamında yapılacakları ise şöyle açıkladı:

Öncelikle büyük şehirlerde belediyeler aracılığıyla yapılacak olan ebeveyn bilinçlendirme toplantılarıyla besin alerjili çocuğu olan ailelere yüz yüze ulaşılması hedefleniyor.

İlk aşamada İstanbul, Ankara ve İzmir’de ebeveynleri bilgilendirmek amacıyla düzenlenen halk toplantılarında, uzman doktorlar bilgi verecek.

 

En sık alerjiye neden olan besin: inek sütü

Toplum genelinde şekerleme, kakao, çikolata, çilek, domates ve katkı maddeleri en sık alerjik besinler olarak anılır. Oysa bunların alerjik reaksiyona neden olma olasılıkları epey düşüktür. Besin alerjilerinin %40’ını en temel besin maddesi olan inek sütü oluşturuyor. Bunu yumurta, kuru yemişler, buğday, balık, susam, mercimek gibi besin alerjileri izliyor.

Restoranda yenilen bir parça et eğer inek sütü ile marine edilmişse bile inek sütü alerjisi olan kişide reaksiyona neden olabilir.

Çoğu kişi inek sütü alerjisi olanların keçi, koyun ve manda gibi hayvanların sütlerini tüketebileceklerine inanmakta ise de bu sütlerde yüksek orada alerjik reaksiyon riski vardır. Eşek sütünün inek sütü alerjisi olanlarda daha düşük alerjik reaksiyon verse de hijyen ve kültürel özelliklerimiz gibi nedenlerden dolayı tüketiminin özendirilmemesi gerekir.

 

Alerjik besini az tüketmek çözüm değil

Yaygın kanı alerjik besinin az olarak tüketebileceği ise de besin alerjisi olan bir kişide besinin az tüketilmesi de reaksiyona neden olur.

 

Besin alerjisi tedavisi sadece sorumlu besinin diyetten çıkarılması anlamına gelmez. Özellikle süt, buğday ve yumurta gibi temel gıdaların diyetten çıkarılması durumunda beslenme yeterliliğinin uygun diyet önlemleri ve destekleri ile giderilmesi gerekir.

 

Besin intoleransı ve besin alerjisi sıklıkla karıştırılır. İntolerans çoğunlukla bilinmeyen bir nedenle o besin tüketme sonucu yakınmaların ortaya çıkmasıdır ve alerjinin aksine oluşumunda bağışıklık sisteminin rolü yoktur. Çoğunlukla hafif veya müphem yakınmalara neden olur ve güvenilir teşhis yöntemi yoktur. Alerji ise bağışıklık sisteminin o besine düşman gibi tepki vermesi nedeni ile çıkar ve teşhis güvenilir yöntemlere dayanır.

 

Her toplumda alerjiye neden olan besinler farklılık gösterebilir

Dünyada besin alerjenleri coğrafyaya göre değişkenlik gösterir. Örneğin Avrupa ve Kuzey Amerika’da en fazla ölümcül reaksiyona neden olan besin alerjeni yer fıstığıdır. Oysa ülkemizde yer fıstığı alerjisi nispeten azdır ve en sık görülen kuruyemiş alerjisi fındık ve ceviz kaynaklıdır.

Son yıllarda tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle kaju alerjisi daha sık görülmektedir.

 

Besin alerjisi de geçebilen bir hastalıktır

Besin alerjilerinin bir kısmı zamanla geçerken bir kısmı kalıcı olma özelliği taşır. Bunda duyarlılığın derecesi, duyarlı olan kişinin alerjik bünyesinin özellikleri ve duyarlı olunan gıdanın tipi belirleyicidir.

 

Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Hakkında

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Türkiye’deki tüm alerji ve immünoloji uzmanlarınınüyesi olduğu Alerji ve İmmünoloji alanındaki ilk mesleki kuruluştur. 1989 yılında kurulan derneğin amacı, Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ülkemizde gelişmesini sağlamaktır. Diğer yandan ise toplum yararına yönelik projeler üreterek alerji ve immünoloji hizmetlerinin daha iyi sunulması için ilgili kurumlar ile iş birliği yapmaktadır. Bilimsel açıdan ülkemizi uluslararası düzeyde temsil eden Dernek; yurt dışındaki bilimsel kuruluşlarla iş birliği yaparak çeşitli toplantılar düzenlemek, eğitime katkı sağlamak amacıyla kurs ve alerji okullarının düzenlemek, burs vermek, alerji ve immünoloji alanında çeşitli rehberler hazırlamak, ülke genelinde halka yönelik eğitim toplantıları düzenlemek, yardımcı sağlık personeline yönelik eğitim programları oluşturmak, eğitim alanında yeni politikalar geliştirilmesi konusunda ilgili devlet kurumları ile iş birliği yapmak, Türkiye’de yapılan bilimsel çalışmaların yayınlandığı ulusal ve uluslararası veri tabanları tarafından taranan ve yılda 4 sayı olarak yayınlanan Astım, Alerji ve İmmünoloji Dergisi’nin hazırlanması gibi faaliyetler yürütmektedir.